1 Şubat 2010 Pazartesi

Hepsi bu mu, sadece var olmak...

Doğrudur: geçimimi sağlamaktayım hala
Fakat inanın: bu sadece bir tesadüftür.
Yaptıklarım
Arasında hiçbir şey hak vermiyor karnımı doyurmaya.
Tesadüfen ayaktayım. (Şansım ters giderse mahvoldum.)

Kafa yorduğum konulardan biridir, var oluş! Zaman zaman takılır aklıma var oluşumuzun, hadi daha özel sorayım; var oluşumun nedeni nedir? Niye varım bu dünyada, neden yaşıyorum?
Gerçi anneme sorsam, yanıtı hazır: Tuzun kuru, derdin, tasan yok, boş işlerle uğraşıyorsun!
Annemin dert tasa dediği şeyler koca ve çocuklardan ibaret, bütün hayatı boyunca başka türlüsünü bilmediğinden kocan ve çocukların yoksa derdin ve tasan da yoktur ona göre! Daha da ileri giderek bir koca ve en az bir çocuğa sahip değilsen, ‘boşuna yaşıyorsundur’ da der ama neyse… Anneciğimin fikirlerine karşı çıkmıyorum artık, eskisi gibi sinirlenmiyorum bu sözlere, gülüyorum ve gerçekten eğlendiriyor beni…
Hatta onu şanslı bile buluyorum kendime göre, o 'var' oluşunun nedenini açıklayabiliyor kendince ya ben?
Sürekli bu soruya kafa yorduğumu söyleyemem, günün hengamesi içinde akşam ne yiyeceğime daha çok kafa yorduğum da oluyor ama bugün o soruya takıldığım günlerden biri işte… Bir anlam aradığım, bir misyon üstlenmeye hazır olduğum günlerden biri bugün de:)
Alacağım yanıttan tatmin olmayacağımı bile bile kendime soruyorum; bu dünyadaki var oluş nedenim her ayın birinde ihracat rakamlarını eline almak ve önceki aylara göre ne olduğunu saptamak mı? Ya da her ayın üçünde enflasyon verilerine bakıp, fiyatlardaki artışı yorumlamak mı? Her gün başbakan ekonomi için ne dedi, merkez bankası başkanı piyasalara ne mesaj verdi diye bakmak mıdır benim var oluş nedenim? Hükümetin bakanları bile benim kadar kafa yormuyordur bunlara, eminim…
Hadi diyelim ki işten güçten biraz uzaklaştım, kafayı dağıtacak başka haberlere daldım… Benim var oluş nedenim bilmem kimin bilmem kimden neden ayrıldığı, falanca kişinin falanca yerde kiminle görüldüğü, üzerine giydiği kıyafetin rüküşlüğü, suratına yaptırdığı botoks, memesine taktırdığı silikonlara kafa yormak olabilir mi?
E sen de yorma o güzel beynini bunlara demeyin sakın:)
Dünyada ne olup bitiyor diye baktığım haberlerin yarısından çoğu bunları anlatıyor bana. O güzel beynimi işgal ediyor, varlığıma zerrece katkısı olmayan –bir katkısı varsa da henüz bulamadığım- bu gereksiz bilgiler…
Hem bu işgalciler aynı anda bir sürü beyni ele geçirebilecek kadar da yetenekli. Ben iyi bir savunmayla dirensem bile bu işgalci bilgilere, birileri gelip kalelerimi yerle bir edebiliyor…
Sözgelimi, bir kız arkadaşım gelip Angelina Jolie ile Brad Pitt ayrılıyormuş, ne diyorsun diye soruveriyor birden! Yaa diyerek hüzünleniyorum. Sanki arkadaşım kendi sevgilisinden ayrıldığından söz etmiş, ben de çok yakıştırıyormuşum onları gibi dertleniyorum, neden ayrılıyorlar ki şimdi?
Kızlar işgal güçlerine teslim oluyor da erkekler olmuyor mu? Onlardan biri de gelip Yıldırım Demirören yeniden başkan seçildi, lanet olsun diye söyleniveriyor tepemde. Tamam bundan bana ne, yine de rahat durmuyorum, Murat Aksu mu başkan olsun istiyordun diyerek işgal güçlerinin beynime serpiştirdiği lüzumsuz bilgileri devreye sokuyorum. Şimdi taraftar başkanı istemiyorsa ne olacak bu takımın hali diye de düşünmeden edemiyorum. Oysa ben Beşiktaş’ı bile tutmuyorum:)
Hadi iyimserliği elden bırakmayıp hayatın renkleri diyeyim bütün bunlara… Diyeyim de bunu der demez işgal edilmemiş hücrelerim ayaklanıyor o anda; Rengarenk olan hayat seninki mi?
Ve hemen o soru geliyor ardından: Var oluşunun gerçek nedeni nedir peki?
Belki de en iyisi bu soruyu duymamak ama duyuyorum.
Duymamış gibi yapabiliyorum ama duyuyorum…
Aklıma Oscar Wilde’ın ‘Yaşamak dünyada en nadir şeydir; insanın büyük çoğunluğu var oluyor, hepsi bu’ sözü geliyor…
Hepsi bu mu, sadece var olmak…
Belki de budur!
Belki de en iyisi kafa yormamaktır bunlara… Belki de…
Şiir Bertolt Brecht’ten; Bizden Sonra Doğanlara…
Belki de şairin dediği gibi, tesadüfen ayaktayımdır, tesadüfen varımdır!
Belki de bugünkü misyonum budur; usta bir şairin birkaç dizesini sizlerle paylaşmak…

2 yorum:

  1. Kimin umrunda gibi zamanı seyreltmeyi seçmektir belkide doğru olan. Bize hep bir ucundan tutunmamız öğütlenir ya, belki de ucu bucağı olmayan firari birer yalan olmayı istemektir asıl neden. Sahi kimin umurunda. Benim umurumda diyorsan eğer var olma sebebinin cevabını da bulmuşsun demektir.

    Temelde insanı yonca toplamaya yönlendirmekle ilgili hesaplar ters teptiğinde sıkça sorarız bu soruyu kendimize. Olsun varsın buda bir şeymiş gibi yaşamak lazım aslında ama diye yola çıkıp ilk stopta kontağı kapatıyorsak yine var oluş nedenimizle ilgili kafmızın içinde donelerimiz var demektir. Benim bu yorumumda gece yarısı yapılan böbrek ameliyatı gibi oldu galiba. Hoş bir yazı okudum. Biraz kafası karışık da olsa ilginç ve bilindikti.

    Sevgiler

    Ahmet

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil